karanlık sokağın yalnız penceresi
pencerenin paramparça olmuş eza perdesi
günah buğusunun sardığı masum camlar
ve sokağın başındaki pişkin bekçi
kendime rastlardım bu lanet sokakta
çoğu zaman taşlara takılırdım bir kaç dakika
beklerdim sokağın her dönemecinin başında
kendime tekrar rastlamayayım diye
fakat ne yaparsam yapayım kurtuluş yok
her yanım aynı yanar ayrısı gayrısı yok
lütfetme artık bana cefayı dedikçe
tüm üzüntüler gelir gümüş tepside
ne ne olduğumu biliyorum
ne de ne olmadığımı
masum bir çocukken ruhumu
cenabet etti hayat ona darlanıyorum
ne zaman kalkanlarımı indirirsem
bir kez daha üzüntü oklarına maruz kalıyorum
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder