maskeli allâme

maskeli allâme

28 Şubat 2011 Pazartesi

Bir Adamın Öyküsü 2


Soluk yüzlü kemanistten sonra şimdide yaşamın kıyısındaki adam var satırlarımda.Hiç güneş görmemiş kadar beyaz yüzüyle aydınlatırdı dünyaları.Herkes mutlu mesut yaşarken o gezerdi hüznün gölgesinde geceleyin ve kimse bilmezdi neler hissettiğini daima insanlara mutlu gözükürdü gülerdi çoğu kez insanların yanında.Her zaman bir cümlesi vardı ona akıl danışan adamlara satmak için ve her zaman bir cevabı vardı insanlara hayat neden bu kadar sıkıcı sorusuna yanıt diye.

Ne mi oldu bu adama?Hıh ne olacak insanlara sattığı mutluluk her gece yarısını vurduğunda mutsuzluğa bıraktı kendini içini depreştiren karanlık biraz daha çaresizliğe sürdü adamı.Direnci çoğu gece dimdik ayakta kaldı bazense denize karşı bir parça esrar sardı unutmak için yalnızlığını şizofren bir hayalle avutmak için.Bazı gecelerdeyse intiharı düşündü içten içe yanarken yüreği başından geçen sevdaları düşündü.Çare bulamadığı yalnızlıkları kağıtlara satır satır mısra mısra işledi çoğu kez fakat çare bulamıyordu damarlarında dolanan çaresizliğe bir çare yoktu.

Hayatın kıyısında kalmak onun için kader, eş değer bir vaziyet almıştı artık.Hep uçurumun kenarında yüksek debili bir hayata mahkum kalacaktı.Dozu birazcık az verse üstüne gelen dünya onu uçurumdan atacaktı.Bir eroin bağımlısı gibiydi sürekli yüksek doza ihtiyacı vardı her seferinde biraz daha fazla ızdırabla sınanırdı ve bu ızdırabın dozu gittikçe artarken onunda azraille münakaşası gitgide artmaktaydı.Dedim ya çaresizdi diye bir çözüm yolu bulmak bir kenara dursun çözüm lafını ağzından kaçırması bile yasaktı, yasaklanmıştı ona çözüm , sevgi, mutluluk kelimeleri mimlenmişti hayat denen tiran tarafından. Şakağına namluyu dayamaya ramak kalıyordu her seferinde, bir elin onu uçurumdan çektiğinden değil kendine yakıştıramıyordu çoğu kez hayat denen tiranın ondan üstün olduğunu varsaymayı fakat ne kadar üstelesede olmuyordu olamayacağını bilebile sürekli savaşmaktanda yorulmuştu.

Artık hayat onun için despot tiran o ise iskelede oturan masum çocuktu.Tiran ne derse desin atmıyordu kendini aşağıya sadece manzarayı izliyor ve bir gün kurtulacağını ümit ediyordu, boşa ümit ediyordu.Ölümün soğuk uykusu birazdan başlayacaktı gitmek artık bir kaçış değildi, ölmekti asıl olan peki ya hayalleri ne olacaktı silinip gidecekti tarihin tozlu sayfalarındaki kölelerin hikayeleri gibi ve öylede oldu zaten.Onu çağıran ölüme yüksek dozla gitti hayatın ona vurduğu yüksek doz değildi bu sefer ki kendine olan saygısını da bir kenara bırakıp eroinmanlar gibi yaptı altın vuruşunu güçsüz kalan sağ koluna ve hiçbir zaman göremediği tatlı bir rüya ile veda etti despot tirana ve herkes ardından timsah gözyaşlarını dökerken ben en arka tarafta gülüyordum ağzımdaki ondan kalan son esrarlı sigarayla onu uğurlayan kelimelerim ''kurtuluşa doğru git kardeşim sana hoşçakal demeyeceğim bu duruma ibaret sana son sözüm sonra görüşürüz olacak... ''oldu.Dedimya hoşçakal demeyeceğim sonra görüşürüz kahraman kardeşim.







2 yorum:

  1. Yaşamın ortasında insan, insanın içinde bitmek tükenmek bilmeyen ızdıraplarıyla yaşam... güzel yazı gerçekten...

    YanıtlaSil