maskeli allâme

maskeli allâme

27 Şubat 2011 Pazar

Bir Adamın Öyküsü

Her şeyin başında bir evdeydi adam tek başına.Ağzından düşmeyen bir sigara ve bir de kemanı vardı yalnızca.Masum değildi tabi ki hangimiz masumuz ki fakat düşleri vardı hepimiz gibi ufak bir sahnede keman çalmak gibi...Basit bir o kadarda şirindi başta herşey.

Sıkılırdı sürekli dört duvarın arasında bazen yazıverirdi kendini virâne duvarlara.Satırlarca yazardı bir ufak kalemle bazense bakardı küçük penceresinden etrafa görmeye çalıştığı şeyler dışında herşey vardı karşısında.

Kaç kere bakarsa baksın göremezdi ne bir güzelliği ne de bir sevgiliyi.Bomboşdu kalbi yahut bana öyle söylemişti ama anlardım gözlerinden masum yüzlü bir meleği severdi.Her akşam uyurken onun adını sayıklardı defalarca ve ardından uyanırdı ter içinde kan revân bir vaziyette.Bana bakardı ve sakinleşirdi , ufak bir gülümsemeyle koyardı başını tekrar yastığa.Uyur gibi yapardı yapardı diyorum çünkü bilirdim uyumadığını o rahatsız yayları dışarı fırlamış yatakta zaten uyunamazdı ki hele o camsız pencere yok mu kış ayları tir tir titretirdi onu, o ise aldırmazdı yazardı duvarlara.Bir gün sordum ona ne yazıyorsun duvarlara diye, güldü geçti bana boşver anlamassın dedi oysa ki her defasında gözlerinden anlardım o masum meleği yazdığını, kaybolan insanlığı yazdığını,cesaretsiz insanların yapamadıklarını herşeyi yazardı sonrada sen anlamassın deyip beni kenara atardı ama yok öyle yağma ben anlarım arkadaş.

Onu en son gördüğümde duvarlarda boş yer kalmamıştı elinde kemanıyla duvara yaslanmıştı ağlamıştı belliydi ama kurumuştu göz pınarları sanki ağlamama değecek kimse yok der gibiydi.İçeri girdiğimde ise dur girme dedi.Neden diye soramadım bile o kararlı kan çanağı gözlerini görünce ,mecburen çıktım oradan ve iki dakika bile geçmeden hırçın bir silah sesi DAN!Öylece kalakaldım yerimde gözümde düşmek için yerçekimiyle yarışa giren gözyaşlarımla öylece kalakaldım belki beş dakika belkide beş saat zamanı unutmuştum o an dağ gibi adam canına kıymıştı.

Gecince bu lanet bekleyiş hızla çıktım yukarıya aralayıverdim kapıyı ve baktım ki o adam sapasağlam karşımda elinde dedenen kalma altıpatlar ile duruyor ayakta.Yere baktığımda ise inanamadım kemanı yatıyor yerde tam ortasında kurşun deliği aniden dönüp sordum adama neden dedim.Dedi ki ''bunca yıl yaşadım kemanımla ve artık birimizin gitme zamanı geldi ya sben gidecektim yahut hayallerim.Bu dünya üzerinde zaten hayaletim keman çalmakta başka hiçbirşey beceremezdi zat-ı âlim bari kendi kafama sıkanıyorum hayallerime kurşun sıkayım dedim.'' işte son sözleriydi bunlar sonrada aldı başını gitti hiçbirşey demeden, bir daha da göremedim o yalnız adamı bu kırık duvarlı odada.

2 yorum: