Yalnızız. İstediğimiz kadar insan olsun çevremizde ve bir o kadar da sevgilimiz... Ne farkeder ki akşam sohbet ettiğimiz yahut sabah beraber uyandığımız kişilerin adını bile bilmiyoruz yada bilmek istemiyoruz. Akşama kadar mutsuz olduğumuz saçma sapan işlerde vakit geçirip sabaha kadar mutlu olduğumuzu sandığımız yada mutlu değilim ama ne yapayım vakit böyle geçiyor dediğimiz işlerle zamanı öldürüyoruz. Sözde dert ortağı olarak bir şişeyi kendimize arkadaş ediyor yahut geceyi beraber geçireceğimiz kadını(erkeği) tartıyoruz gözümüzde, sonuç; sıfıra sıfır elde var sıfır felsefesinden hareketle "aman beee" diyip aldırmıyoruz ve sahte renklerle hayatımızı boyamaya çalışırken elimize yüzümüze bulaştırıyoruz.
Bir süre sonra duyarsızlaşmaya başlıyoruz, gözlerimiz boş bakmaya, ellerimiz tutmamaya, kulaklarımız duymamaya ve beynimiz boşalmaya başlıyor. Akşamdan kalmanın ağrısı başımıza vurmasa kafamızın yerinde oluduğunu dahi hatırlamıyoruz.Dini felsefemizi bir kenara bırakın insanlığımızı unutuyoruz. Yalnızlaşıyoruz, yalnızlaştırılıyoruz ve yalnız yaşıyoruz...