Gün ağarmaya başlarken usulca incitmeden rüzgar narin dalları eserken, dalgalar hırçınlığını süt liman sakinliğe adarken, mutlu ama kasvetli sabaha uyanırdı umutsuz ve yorgunca adam.Saatin kaç olduğuna bakmak için yavaşça eğilirdi çarpık bacaklı komodinin üstüne doğru anlamsızca bakardı böyle her sabah.İşe gitmesi gerekirdi ama zaten geç kalmıştı zılgıt yemektense kovulmayı çoğu kez tercih etmemişmiydi zaten.Zamandan kovulmayı, hayattan kovulmayı hatta kendi bedeninden kovulmayı göze almış bir adam bir köhne masa başından mı kaldırılmaya aldıracaktı.Yorgunluğu geçsin diye eski bir plak koymuştu İron Maidenden belki biraz sakinlerim belki biraz kendime gelirim diye...Dünden kalan 2 parça pizza ile yaptı kahvaltısını erken olmasına rağmen bir sıcak bira açtı nefret ederdi sıcak içmeye ama aldırış dahi etmedi.Bir kalem ve kağıt aldı eline sigarasını bir kibrit parçasıyla yakarken, savururken dumanını kalemini oynatmaya başlatmıştı bile; uykusuz , yorgun gözleri denize doğru alık alık baktı bir süre fakat deniz bile bıkkın bir şekilde sakindi, sabah kuşları bile istemeye istemeye ötüyorlardı sanki monoton hayatlarına sitem edercesine...
Ne deniz ne kuşlar ne börtü böcek ne de kalem kağıt çareydi ona sövüp saydığı monotonluk ile değildi canını sıkan kovulacağı işi,içtiği sıcak bira herpi yahut hiçbiri önemsiz geldi ona bir an.Boşverdi herşeyi attı kalemi kağıdı bir yana ve dikti birasını kafaya dolu bir nefes çekti sigarasından ve kalkıp yerinden denize doğru okkalı bir küfür salladı inadına hayatın tüm monotonluklarının ırzına geçti yarın her ne kadar aynı mkonotonluğa devam edeceksede kapattı gitti herşeyi tıpkı benim yaptığım gibi...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder