yaşamında çaresine bakmaktı bazen
kırıp, döküp gitmek de varken
bağrına basabilmek değil miydi zaten
kendi kendine kurduğun hayallerin ötesindeki
özgürlükler ülkesine gitmek iken
hayallerinin bile çıkmazlara sürüklendiğini bilmekti
çoğu kez yılmışken ve ağlamaklı olurken
bir ağaçtaki iki elma gibiydik
beraber olgulaşıp beraber çürüyecektik
fakat beni kuşlar tarumar ederken
sen sahibin rakı mezesi oldun erkenden
ayrı ayrı dünyaları birleştirmeye çabalarken kırdık
ikimizde birbirinin kalbini
ve aşk denilen bilinmezliğe kürek çekerken
yıktık içimizdeki benlikleri
ve suretlere adadık içimizdeki maqsum sevgileri
aşk gibi sevda gibi yahut acı ölüm
artık hiçbirinin farklı manası yoktur
her yapılan neden sebeb ikileminde olduğu gibi
çaresi yoktur yaralarımızın ilacı da yoktur
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder