Bugün daha önceki bir tarihte yaşamış bir azizin malum günüdür. Bu aziz Valentine şuan itibari ile yazı boyunca abimiz olarak anılacak ve yazı bu şekilde istikrarını sürdürecektir.
Günlerden bir gün güneş yeni yeni tepelerin ardından sıcak yüzünü göstermeye uğraşırken yatağından yorgun argın çıkmaya çalışan abimiz güneşin parlaklığı karşısında henüz camım icat edilmediğine küfrederek gözleri kamaşmış ve bu günün insanlığa aydınlık ona kabus silüeti içerisinde bismillah başlamıştır. Abimiz henüz kibrit kutusu büyüklüğündeki beyaz peynirin diyet programlarındaki keşfi öncesinde peyniri köy ekmeğine sıkıştırıp kahvaltıyı yapmış üstünede bal şarabını hüpletip kendini sokağa atmış. Sonrası standart gün kalıbında devam ederken yorgunluğunu dindirmek adına bir akçaağacın altında oturmuş ufku ve buna binaen tanrının gücünün en hakikatli doğa güzelliğini izlemeye koyulmuş. Derler ki o ana şahit olmuş en büyüklerimiz, bir afetin dünya üzerinde ki en büyük belirtisi halinde ki köy güzeli o an salınmış ovaya ve bizim abimizin gönül saraylarına hakikatli bir giriş yapmış.
Abimiz doğayı, ağacı, dünyayı unutmuş o an bu güzellik karşısında ne yapacağını şaşırmış elini ayağını dişleye durmuş. köy güzeli de yanıkmış abimize fakat köy yeri laf çıkar edasıyla yürümüş yoluna gitmiş. Gün geçmiş, ay geçmiş, yıl geçmiş yine aynı gün aynı yerde henüz saat kadranı gelişmemiş ama olsun aynı saatte güneş en babacan ışıklarını insan üzerine zerk ettiği zaman dilimi içerinde aynı akçaağaç değil tabi kağıt yapmak için kesmişler ağacı ama olsun yerinde biten küçük söğütün altında abimiz oturmuş hala o günkü köy güzelini düşünmekte. Derken zaman gelmiş çatmış köy güzeli ufukta görünmüş abimiz ayrı heyecan köylü güzeli ayrı heyecan dünya dönmeye devam bir hengamedir devran üzerine devran abimiz toplamış cesareti kalkmış ayağa dikilmiş kızın karşısına
tabi o dönem ya benimsin ya toprağın muhabbeti başlamamış toprak malum derebeyleri yönetiminde abimiz azizdir en nihayetinde öyle kabalık hanzoluk olmaz, tanışmak istemiş köy güzeliyle, güzelde bir çalım bir naz fakat vermiş yinede simden sırmalı mendilini buluşacaklarmış köyün kıyısında bir çeşme başı hafif ay karanlığında.
o akşam zor olmuş abimize derler ki iki büyük bal şarabı bitirmiş stresten sıkıntıdan vakit gelmiş abimiz gitmiş ay karanlığında çeşme başına fakat ne köylü kızı gelmiş ne de o gün geçmiş. Abimiz derin düşüncelere dalıp azizliğini kaybetmiş. Derler ki o gün köylü kızına düğün etmişler abimizin hayallerini yok etmişler. Azizliği bırakan abimiz o günden beri köylü kızına nağmeler dizeler yazadurmuş ve bu gün buluşan her aşığa musallat olurmuş. Aşk sözlerini söyler günü aşıklara emanet edermiş.
İşte o gün bu gün şubatın ortanca günü aşıkların sevgililerin olmuş. Abimizde köylü kızını mısralarda, dağların doruklarında, rüyalarında ve dünyanın çeşitli coğrafyalarında aramış durmuş.
Olayın sonunda şubatın ortanca gününde ben de hala arayanlardanım bulmak hayallere kalmış, Benim gibi yanıbaşında olup fersahlarca uzakta kalan herkesin yalnızlar günü ulaşmış olanlarında sevgililer günü kutlu olsun tabi eğer böyle birşey bizim için mümkünse.