Soğuktu. Kar yeni kesmiş çatılardan süzen sular donmaya başlamıştı. Ağaçlar homurtulu bir sinirle karışık, serzenişteydi. Masum bir kış akşamı tüm asaletiyle hüküm sürüyordu. Bir sessizlik peyda olmuştu karanlıkta kuşlar dahi bu sessizliğe boyun eğmiş gagalarını açmıyorlardı. Korkuları karanlığamıydı yoksa soğuğun iç ürperten vehameti onlarımı sarmıştı belirsizdi. Her şey bir belirsizliğin içinde adımı haykırıyordu. Bense uyanık olduğumu varsaydığım her günkü gibi bugünde uyuyordum. Kendimi ancak uyuduğumda kandırabiliyordum.
Belli bir vakitin ardından uykuda yeterli uyuşturucuyu sağlamıyordu açık zihnim her saniyede ayrı bir hüznün ve kederin ağrısıyla haykırıyordu. Boğuk sesim odamın kirişlerinde yankılanırken ben kanlı terler içinde doğmaya yaklaşan güneşin mevzisine doğru bakıp kulak kesiliyordum. Kulak kabarttığım ses duyuluyordu yavaş yavaş kulaklarım tarafından. Bilmediğim bir lisanın sesleriydi ama anlayabiliyordun haykırıyordu bana gel diye kuşkuşuz bu Ölüm meleğinin sesiydi. Bir vakit sonra kendi silüetini göstermeye başlamıştı simsiyah bir zırh giymişti üzerine mat bir parlaklığı vardı. Üzerinden tüten buhar öylesine fazlaydı ki tüm gökyüzünü bir pus kaplamıştı ve akşam güneşi kızıllığındaki gözleri bana bakıyordu tam içime doğru ve o an anlatmak istediği herşeyi anlıyordum, bilmediğim bir dili sanki 100 yıldır konuşuyormuşum gibi anlamlandırıyordum. Mavi elleri görünmeye başladı ölüm meleğinin bir çeşit altından zincir tutuyordu. Zincirler sanki ateşten kavrulmuş gibi siyahlaşmıştı ve akışkandı yere damlıyordu zincirler damladığı yerde ufak tefek ateş parçaları oluşuyor ve bir müddet sonra sönüyordu.
Aniden başını gösteren hayvana gözlerimi diktim daha önce hiç görmediğim ve 1000 yıl dahi yaşasam göremeyeceğim bir hayvan simsiyah bir gece gibi kanlı bir zombinin yapısında ateşten yaraları ve anlamsız yüz ifadesiyle beni süzüyordu sanki birazdan yanıma gelip etimi kemiğimden ayıracak ve hunharca etimi öğütecekmiş gibi. Bu vaziyette hissettiğim şey korku değildi. Ben evde elektirikler kesilince korkardım, arkamdan biri sert bir sesle bağırınca korkardım, yattığım yerde akrep görünce korkardım eğer korku bu ise benim hissettiğimin adı ne bilmiyorum. Tek bildiğim şey birazdan olacak olan şeylerin hiç hoşuma gitmeyeceği bir karınca bir leopardan kaçabilseydi belki bir şansım olabilirdi ama şansım yok ve şuan elimden gelen tek şey beklemek, bekleyip sonumun ne olacağını görmek…