maskeli allâme

maskeli allâme

25 Eylül 2015 Cuma

Şehrin sokak ışıkları

Tarifi için sözcük sarfetmeye gerek olmayacak kadar dünün aynısı bir günün şafağının bulutlu bir öğleden sonrasına kürek çekerken Zaman'ın Deniz'inin dalgaları bu sefer günün akıntısını üzerime çevirmişti. Vakit ilerlemekten azade sokaklar olması gerekenden daha pejmurdeyken. Günün ılık çayları ve bayat kahveleri uzun süredir uyumamış bedenimin yorgunluğumu bir nebze alabilmişti. Gözlerim Hakkı'yla görmeye başladığında kendimi bir pisliğin içerisinde bulmuştum. Yani yabancı olmayan bir resmin yine pastel kısmını oluşturuyordum korkudan mizah ölümsüz ruhumun ölümlü ve korkak bedenimin içerisine sığmadığı anlarken adımlarım sıklaşmış ve yağmur ılık ince halini kaosa dönüştürmüştü. İnsanların kaçarak kendilerine bir sığınak bulma arayışları boşunaydı zaten yeterince bela yağıyordu üstlerine bu hal böyleyken kaçmak niye.
Ellerimin titremesiyle insanların sosyal çözümlenmesinin beynimde bitişi bir anda oluvermişti. Zangır zangır titreyen ellerimin ilacı eczaneden değil meyhaneden alınan cinstendi. Hava soğumaya yakın bu ihtiyacımı gidermişken adımlarım köhne parkeleri arşınlarıyla devam ediyordu. Derken dadanan birkaç fahişenin isterdik el hareketleri ile yoğunlaşan arsız kelimeleri, rahatsızlık vermiyor sakin bir ninni gibi geliyordu. Sonrası herhangi birinin herhangi bir köhne odada ki nefesi kokan iğrenç ilişkisi. Midem bulanmıyor ve kendinden nefret etmeden kendimi sokağa atabiliyordum. Zihnim sanki sıradan insanlardan tecrid edilmişliğini kabulleniyordu. Günün bitişini izlemeye başlamak üzereyken ansızın çöken gecenin hükmü başlıyordu. Sarhoşların naraları ezan sesine karışmışken bir madalyonun iki yüzü yaşanıyordu şehrin sokakları günahkar ışıklı caddeleri ise medeniyeti temsilen sahte insanların ışıltılı pirzola tadı kahkahalarıyla şekilleniyordu. İnsan bu kadar sahtekarlığı Nasıl hazmedebiliyordu işte mid m bulanmaya ve tiksinmeye başlıyorum asıl yüzlerini bir kaç binayı önlerine set çekerek görmemeyi tercih ederken dalgalı bir Deniz kıyısında sahroşluğumun en gerçek tarafını yasamaya gidiyorum. Ey caddelerin ışıltılı sahte taş bebekleri size duyduğum nefret artık beni duyarsızlaştırıyor hadi en şaşaalı gülücüklerizi savunun ben günahlarıla zaten mutluyum...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder